16 Eylül 2008 Salı

Bir Yıl Daha

Yeni bir yıla daha başladık. Bu, üçüncü yılım olacak öğretmenlikte. Artık buranın en tecrübeli öğretmenlerinden biriyim. Öyle ki müdür olmayan arkadaşım kalmadı -daha deneyimli öğretmenlerin hepsinin batıya bir yerlere tayini çıktı. Benim de doğu hizmetim değil ama burada yaşama limitim yavaştan doluyor sanırım. Önceleri hissettiğim o "bilinmeyen toprakları keşif, toplumun her kesimine hizmet" duygularını artık pek hissetmiyorum. Bakalım.

Öğrenciler resmi tatillerden dolayı bu yıl okula bir hafta erken başlayacaklar. Bu bizi olumsuz etkiliyor çünkü bizim çocuklar, geçen yıl olduğu gibi, fındık toplamaya batı karadenize gittiler, çoğu da bayrama kadar gelmeyecek. Biz habire müfredatı yetiştirme uğraşı vereceğiz. Mezun verdiklerimiz ise geç geldikleri için lise kayıtlarını kaçıracak ve sonra bizi ziyaret edip "okumaya devam edemedik, gelecek sene gideceğiz" cümleleri eşliğinde gözleri dolacak ama gelecek sene de mevsimlik işçi olup kayıtları kaçıracaklar. Ve bu böyle sürüp gidecek.

Tüm öğretenlere yeni eğitim-öğretim yılında başarılar diliyorum.

14 Eylül 2008 Pazar

Güdülenme II

Gözleri fır dönüyor. Bu mu? Yok. Peki ya şu? Bilmem ki. Bak bu da iyiymiş.

Her akşam öğretmenevine geliyor. Çoklukla yanında kendi gibi arkadaşları oluyor. Olmasa da birilerini bulup masalarına ilişiyor. Birkaç bardak çay içip dönüyor. Gözleri fır dönüyor.

Muhtemelen Anadolu üniversitelerinin birinden mezun olmuş. Kimbilir ne öğretmeni. Atanmış da artık. Parası var. Eksik olan ne var?

Gözleri fır dönüyor. O da haklı. Sıcak bir yuvası olsun ister.

Okulu bitirip mesleği eline aldıktan sonra evlenmek gerek. Ne kaldı ki geriye yapacak? Çocuk? Evet. Öyle güdülenmiş. Anası, dayıoğlu, eniştesi 'Ee oralardan hayırlı bir kısmet bulursun artık' iğnelemeleriyle uğurlamış onu.

Hiç mi dünyayı görmek istemez? Hiç mi olgunlaşmak istemez? Bilinmez.

Gözleri fır dönüyor. Aradığını bulamıyor. Umut sonra atanacaklara kaldı.