18 Nisan 2007 Çarşamba

Büyük Adam Yüzlü Çocuklar


Hafta içi bir iş için il merkezine gidiyordum. Dolmuşa benden sonra binenlerin arasında bi' baktım ilkokul 5'e giden öğrencilerimden biri. "Ne yapıyorsun burada?" dedim, yanında duran yaşlı kadını gösterip "nenemi hastaneye götürüyorum" dedi. Normalde o yaştaki bir çocuğu velisinin hastaneye götürmesi lazım ama o nenesinin veliliğini yapıyor, onu 2 saat uzaklıktaki hastaneye tek başına götürüyordu. O gün bir kez daha anladım ki bu çocukların bizim tahmin ettiğimizden çok daha fazla ve farklı sorumlulukları var.

Alışık olduğumuz çocuk tipinden farklı buradaki çocukların bir çoğu. En temizinden en kirlisine, en fakirinden en zenginine kadar, hemen hepsinin yüzünde büyük adam ifadesi var. Oysa çocuk dediğin öyle olmaz. Küçük yaşlarda taşıyabileceklerinden fazla sorumluluk veriliyor pek çoğuna. Kız erkek ayırt etmeden tarlada çalışıyor 10 yaşındaki çocuklar; başka illere mevsimlik tarım işçisi olarak yollanıyorlar. Okula o yüzden 1 ay geç başlayıp yine 1 ay erken bırakanlar oluyor.


En büyük özlemleri evlerinde koltuk olması. Kendilerine ait yatakları yok, çalışma masaları yok. Ama aslında onu alamayacak kadar fakir değiller. Yani demek istediğim "doğu olduğu için fakirler" diye bir şey yok. Devlet buraya yatırım yapıyor. Okul var her köyde. Benim çalıştığım köyde mesela 35 yıldır ilkokul var. Devlet okula giden her çocuğa teşvik için aylık maaş ödüyor. Su var, elektrik var, ulaşım var, tarım var, bereket var. Yeterli olmasa da sanayi tesisleri var. Hiç mi zihniyet değişmez? Bu biraz gelenek-görenek meselesi. Adamın parası var, biliyoruz, ama çocuğuna ayakkabı almıyor. Soruyoruz "niye" diye, "çocukken ben de öyleydim" diyor. Lüks anlayışları çok farklı.


Hala küçük yaşta evlendirilen kız çocukları var. Çocuklarını sayarken kızlarını hesaba katmayan babalar var (5 çocuğum var diyor mesela, aslında 8 çocuğu olduğunu ama kız oldukları için onları saymadığını görüyoruz.). Doğum kontrolü yok. Kızların okuyup okumaması birinin "günahtır" demesine bağlı olabiliyor. Yalnızca kız değil, erkek çocukları da hemen eli iş tutsun diye liseye gönderilmeyebiliyor. Bu yüzden gelecek umutlarını kaybetmiş çocuklarda şimdiden geleceğin üzüntüsü, derdi, tasası, burukluğu var sanki. Çöküyor yüzlerine bir "Vay beni, vaylar beni" ifadesi. Yazık oluyor.

4 yorum:

dodo dedi ki...

Selam Muneca, yeni tanıştım blogunla, okudum hızlıca önceki yazılarını. Yapığın şey çok güzel (blog). Başlamak zordur her zaman, ama bir kere başladın mı su gibi gelir gerisi. Yeni görevinde başarılar

Suricata dedi ki...

Teşekkür ederim. Begenilmek guzel.

Herbert dedi ki...

Çok beğendim ben bu yazıyı. Tokat etkisi var resmen. Resmi sen mi çektin?

Suricata dedi ki...

Teşekkür ederim. Resmi ben çekmedim ama benim de çektiğim buna benzer fotoğraflar var. Çeşitli sebeplerle onları kullanmıyorum.