11 Ekim 2007 Perşembe

Arife

Okul bugün yarım gündü. Ben de arkadaşlarım gelecek diye akşama doğru çarşıya çıkıp ufak çapta bir bayram alışverişi yaptım, ikram etmek için çikolata ve kolonya aldım. Sokaklar hiç olmadığı kadar hareketliydi. Şeker, bayramlık, sebze satan seyyar satıcılar; onların önündeki kalabalıklar; birbirine karışan sesler, çocuklar... Yöre halkı gerçekten bayrama hazırlanıyordu. Yanımda fotoğraf makinem olsaydı güzel kareler yakalayabilirdim.

Yeni gelen bir şeyler vardır diye nispeten şık olan giyim mağazalarından birine girdim. Mağazanın içi, yüzünü açmış çarşaflı kadınlar ve onların esmer çocuklarıyla doluydu. Mağazadaki televizyondan ilahi sesleri geliyordu. Tek başıma onların arasında kalan ben, üzerimdeki kargo pantolonumla yabancı bir gazeteciyi andırıyordum. 'Arabistan'da kadınlar alışverişe akşam saatlerinde çıkıyorlar. Bulunduğumuz mağazada, ev dekorasyonundan giyime her şey var.' Sonra fonda Gökhan Özen çalmaya başladı. 'Gökhan Özen gördüğünüz gibi Arabistan'da da biliniyor.' - o sırada birkaç Arap genç kızla röportaj yaptığım görüntüler devreye girer: 'Geçen yaz Türkiye'ye ziyarete gelmiştik. İlk orada duymuştum. Şimdi ülkemizde de şarkıları dinleniyor.'

Kalabalığı yararak kendimi sokağa attım. Yine sokakta bir sürü çocuk ve kendine en tuhaf renklerde gömlek alan yetişkin erkekler vardı. Çarşıdaki kalan işlerimi hallettikten sonra eve doğru yol aldım.Yolda hala ev temizliği yapan kadınlar gördüm. Çoğu halı yıkıyordu. Bu yörenin kadınlarının, genç kızlarının ömrü halı yıkamakla geçiyor. Eve vardıktan on dakika sonra yakınımda oturan bir öğrencim bana içli köfte getirdi. Mutlu oldum. Akşam yemeğinde içli köfteleri afiyetle yedik.

Hiç yorum yok: