9 Ekim 2007 Salı

Elif'cik, Bizi Affet!

Başaramadık. Defalarca kızlarımızın evlerine gitmemize rağmen başaramadık. 'Masraflarını karşılarız.' dedik, olmadı; 'Servis tutarız.' dedik, olmadı. Razı edemedik. Zorunlu eğitim 8 yıl olduğu için kanuni bir yaptırım da uygulayamadık. Yapamadık.

Bizim ilköğretimden geçen yıl 3'ü kız olmak üzere 8 öğrenci mezun oldu. Onların doğduğu yıllar, malum, terörün zirvede olduğu yıllar. Az sayıda olmalarının sebebini buna bağlıyoruz. Bu kadar az sayıda olmaları maalesef kızların liseye gitmelerine engel oldu. Çünkü en çok söyledikleri bahane buydu. Tabii gerçekten isteselerdi ona da çare bulurlardı. Ağa, kızını ve diğer iki kızcağızı her sabah işine giderken okula götürebilir, akşamüstü de geri getirebilirdi. İstemedi.

Bu yılki 8'lerimizden umutluyuz. Kızlarımızın velileri istekli görünüyor. Neyse ki feodalite o kadar kuvvetli değil. Ağanın kızı gitmedi diye onlar da göndermeyecekler diye bir şey yok. Kaldı ki ağanın kızını da seneye kız meslek lisesine yazdırmayı düşünüyoruz. Meslek liselerine öğrenciler okullarına ara verdikten sonra da devam edebiliyor. Bir yıl kaybedecek olmaları hoşumuza gitmiyor fakat okuma şansları devam edeceği için mutluyuz.

Yine de,

Elif'cik, bizi affet! Başka yollar bulunabilir miydi, bilemedik. Gençtik belki, tecrübesizdik, fakat inançla mücadele ettik.

Elif'cik, bizi affet de, anneni babanı affetme!

2 yorum:

Ali dedi ki...

Olanlara kizmakta haklisin belki ama anne babalar bu konuda esas suclanacak insanlar degil bence. Hatta kizlarin okumasina "gunahtir" diyen seyh bile tek basina sorumlu degil bu durumdan. Sorun bu bolgenin yuzlerce yil kendi feodal duzeni icinde basi bos birakilmisliginda, ihmal edilmisliginde. Oradaki insanlarin Osmanli'dan beri askerlik gorevi disinda devletle hicbir alakasi olmamis, en ufak bir kamu hizmeti desen hak getire. Cok sukur anlattigin kadariyla devletin bu bolgeye yaklasimi degismis, ama bolgenin bu degisimi sindirebilmesi icin daha aradan birkac kusak gecmesi gerekebilir ne yazik ki.

Blogunu bastan sona okudum bu arada, yaptigin gorev icabi olsa bile buyuk bir fedakarlik bence. Ayrica emin ol ki butun zorluklarina ragmen ilerde bu gunleri ozlemle hatirlayacaksin. Herhangi bir konuda umutsuzluga kapilmak veya pes etmek icin hicbir nedenin yok, aynen yola devam!

Suricata dedi ki...

Ali,
Gelip gördükten sonra buraların tam olarak "unutulmuş" olduğunu düşünmüyorum. Devletin, özellikle terör döneminde, mutlaka hataları olmuştur. Ancak, yerli arkadaşlarımla yaptığım konuşmalara da dayanarak, devlet buraya, herhangi bir küçük Anadolu ilçesine yaklaştığı gibi yaklaşmış, kamu hizmeti getirmiş.

Ben bir dağ mezrasında çalışıyorum. Bakma "köy" diye yazdığıma. Bu dağ mezrasında 70'te ilkokul açılmış. Okul, o zamandan beri faal. Velilerimiz içinde her daim bizimle iletişim içinde, açık görüşlü olanları var. Köyden daha önce okuyup meslek kazanmışları var. Bu yüzden ağanın kızını neden okula göndermediğini anlayamıyoruz. Para desen, para değil; eğitim desen, eğitim değil. Kaç kere konuşmayı denedik, hep bir şekilde kaçtı.

Son olarak, istediğinden başka bir yere atanmak "görev icabı", kabul. Ama çocukları liseye kazandırmak, kadınlara yönelik çalışma yapmak vs. "görev icabı" değil. İnsanlık gereği.

Yorumun için teşekkürler. Ben de buradaki anılarımı tatlı tatlı hatırlayacağımı düşünüyorum.

Sevgiler