8 Nisan 2008 Salı

Hırsız Var

Servisten indim. Eve doğru yürümeye başladım. Birinci manavı geçtim. Züccaciye, giyim mağazası, banka... Çarşı bitiyordu, ben eve yaklaşıyordum. Kaldırımımda bir inek vardı. İkinci manav az ötemdeydi. İneği görünce yavaşladım. İnek de hareketlerini ağırlaştırdı ama bu sefer hedef değildim. Neredeyse durdum. İkinci manava çok yaklaşmıştım. İnek yönünü değiştirdi. Hızlı ve sinsi adımlarla manavın önünde üstü bol yeşillikle dolu olan tezgaha yaklaştı. Hiç oralı olmadan kafasını çevirdi ve birden en yakın marula saldırdı. Onu kaptığı gibi koşmaya başladı. İçerden dükkan sahibi koştu. İnek kaçarken panikten marulu yere düşürdü lakin artık marul için çok geçti. O bundan böyle ineğin salyalı dişleri arasında kaybolmaya mahkumdu. Manav, gülmekle utanmak arası "eeeh bee" hareketi yaptı, dükkana girdi. İnek manavın pes edişinden cesaret alarak marula öldürücü darbesini indirdi ve onu dilinin yardımıyla ikiye ayırdı. O akşam ineğin aklından geçenler şunlardı: "Her gün çerçöp, nereye kadar? Çaldık çırptık ya, bu marul iyi geldi gene de yav. Kader utansın.".

*Fotoğraf "Vikipedi"den alınmıştır.

3 yorum:

Pilli Petro dedi ki...

ordaki ineklerde pek bi akıllı valla :)

Adsız dedi ki...

okuyup bitirdiğimiz bloglardan biri daha. Ellerinize, kaleminize sağlık. Görev yaptığınız yer hakkında biraz bilgi sahibi olsak?
İçli köfte, Urfa'yı çağrıştırdı bize. Ne dersiniz :)

Suricata dedi ki...

Sağolun :) ama görev yaptığım yeri söyleyemem :) İpucunu doğru yerden yakalamışsınız; içli köfte, acılı meze, çatışmalar falan. Eyvah, çok şey söyledim! :)