10 Mart 2007 Cumartesi

Her Okul Başka Bir Dünya

Görevlendirildiğim okul pek iç açıcı bir okul değil. Fiziksel özeliklerinden başlayalım:

Bahçe duvarları sıvasız, bazı yerleri kırılmış, kimse bakmamış. Bahçesi hem küçük hem de hiç ağaç yok. Kötü ve eski bir binası var. Planı bizim köy okulunun aynısı. Zaten devlet okullarında öğrenci kapasitesine bağlı belli başlı bazı okul planları vardır, mimarileri aynıdır. Bu okul da bizimki gibi sekiz sınıflık, iki katlı bir okul. Yapılmasının üzerinden çok geçmemesine rağmen oldukça eski görünüyor. Bu, renk seçimiyle de alakalı. Okulu bordoya boyamışlar; iç karartıcı bir renk olduğu ve ilköğretimdeki çocukların enerjisine hiç uymadığı için bu renk, okulu daha bir çirkin gösteriyor. Bu yüzden okulun boyası pastan yer yer dökülmüş koyu gri kapısından girerken ‘nereye geldim ben?’ duygusuna kapıldım. Binanın içine girince karanlık koridorun sonundaki parlak pencereler gözümü aldı. Okulun öğretmenleriyle beraber kuzey taraftaki öğretmenler odasına yöneldim. Çay vardı.

Benim gibi okula görevlendirme gelen diğer öğretmenle beraber müdür beyin odasına gittik. Bizimle ilgilenmedi. Yüzümüze baktı baktı, hayırlı olsun dedi ve gitti. Durumu hem garipsedik, hem ayıpladık. ‘Hoşgeldiniz, nasılsınız? Bir şeyler içer misiniz?’ demesi, sonra da okul hakkında bilgi vermesi gerekirdi. Bilgi verme işini yarım yamalak Türkçe’siyle yerli bir Türkçe öğretmeni olan müdür yardımcısı yaptı. Söylediklerinin yarısını anlamadık. Bana o gün için nöbet tutacağımı söyledi. Şaşırdım, çünkü görevlendirme okulda yalnızca dersinizi vermekle yükümlüsünüzdür. Okulun nöbet gibi başka hiçbir işi sizi ilgilendirmez. Müdür yardımcısının Türkçe tonlamaları yerinde olmadığı için nöbeti benden rica edip etmediğini de bilemedim. Yine de ihtiyaçları vardır diye sesimi çıkarmadım. Aklıma da takılmadı değil; acaba adam her Salı mı demek istemişti yoksa, yalnızca bugün mü demek istemişti. Bugün için, bugün için.. Biraz şaşkın, biraz da kızgın odadan ayrıldım. İkinci teneffüs tekrar müdür yardımcısının yanına gelip bugün için derken ne demek istediğini sordum. Her Salı demek istediğini çaba sarf ederek anladım. 'Ama' dedim, '...ben görevlendirmeyle geliyorum, kendi okulumda nöbet tutuyorum, bu okulda nöbet tutamam.' 'Öyle ama kendi öğretmenlerimiz yetersiz geliyor.' dedi. Baştan güzel bir dille açıklayıp rica etseydi zaten tamam derdim. Müdürüme danışmak için telefon ettim. ‘Mecburlarsa bizim okuldaki nöbetinizi kaldırırım hocam.’ dedi. Konuyu böylece çözdük. Sonuç itibariyle bu görevlendirme okuldaki ilk günüm pek güzel geçmedi.

Hiç yorum yok: