19 Eylül 2007 Çarşamba

Şenlik

Bir gün önceden bana düşenleri alıp içine yerleştirdiğim poşete evdeki naylon terliklerimi de ekledim. Üzerime, en sevmediğim kumaş pantolonumla giymekten bıktığım için uzun süredir yüzüne bakmadığım gri tişörtümü geçirdim. Servise binip poşetimi, diğer poşetlerin yanına oturttum. Okula gittik. Çocuklar bizi bekliyordu. Andımız'dan sonra öğretmenler odasına gidip hazırlandık. Ayakkabılarımızı çıkarıp terliklerimizi giydik, pantolonlarımızın paçalarını sıvadık. Okulumuzun, müdür odasındaki tek bilgisayarından müzik açtık. Poşetlerdeki temizlik malzemelerini çıkartıp en köşedeki sınıfa yollandık. İşte ayda bir gerçekleştirdiğimiz büyük okul yıkama şenliğimiz böyle başladı. Müdürümüz çeşmeye taktığı hortumu bize ulaştırdı. Toz deterjanları yerlere serptik. Birkaçımız sınıfı fırçalarla köpürttürken birkaçımız da kahverengileşen suyu çekpaslarla sınıftan dışarı attı. Camları sildik, sıraları temizledik. Dolapların tek tek tozunu aldık. Tuvaletleri çamaşır suyuyla dezenfekte ettik. Arada çalan müzikte oynamayı da ihmal etmedik. İşin büyük bölümünü biz, onumuz yaptık; öğrencilerimiz de bize yardım etti. Okulumuzun temizliğini, sorumluluk alsınlar, ekip çalışmasını öğrensinler ve okula özen göstersinler diye her zaman öğrencilerimizle beraber yaparız. Onlara, işe yaramadıkları duygusuna kapılmayacakları hafif işler veririz. Günün sonunda herkes okuldan yorgun ama mutlu ayrılır. Bugün de, istisnasız hepimiz iyi bir iş yapmanın verdiği hazla evlerimize vardık.

8 yorum:

melontheroad dedi ki...

oohhhh mis gibi olmuştur şimdi..
güle güle kirletin.

Horatio dedi ki...

Kolay gelsin ama okulu niye siz temizliyorsunuz? Ödenek mi yok, Temizliği yapacak birisi mi? Tüm okullar mı böyle yapıyor?

Suricata dedi ki...

Aslında o mesele karışık biraz. Okula, küçük olduğu için, 1 hizmetli alabiliyoruz. Geçen sene ağanın tavsiyesiyle köyden gençce bir adamı işe almıştık ama adam ağanın eski yakın koruması çıktı. Tahminen bu sebeple temizlik yapmayı kendine yediremedi(Biz üniversite mezunuyuz, biz yediriyoruz.), okulla ilgilenmedi, işten kaçtı. Biz de onu çıkardık. Şimdi hizmetlimiz yok. Çayımızı da kendimiz yapıyoruz, temizliği de. Kafamız rahat en azından.

Suricata dedi ki...

Teşekkürler Mel. (Afedersin, geç oldu teşekkürüm)

Adsız dedi ki...

Blogunuzu bugün keşfettim.

Ne mutlu o öğrencilere sizler gibi komplekssiz öğretmenler tarafından eğitildikleri için.

Ellerinize sağlık, öğrencilerinize en güzel dersi vermişsiniz. Eminim artık daha temiz tutarlar,hijyenin temizliğin önemini anlarlar.
Sizler de temizlik yaptığınız için bundan sonra kimse gocunmaz temizlik yapmaya.

Kendinize iyi bakın.

Selamlar
Emel

Suricata dedi ki...

Emel Hanım,

Motive eden sözleriniz için teşekkür ediyorum.

Sağlıcakla kalın...

Adsız dedi ki...

doğuyu bilen biriyim çok şükür. bilmeyenin, orada bir süre yaşamayanın, havasını solumayanın ahkam kesmesine de dayanamam. ama siz öyle güzel anlatıyorsunuz ki, biraz yabancı, biraz içinden, hep samimi.

3-4 aydır okuyorum sizi. üslubunuz ve dilinizin sadeliği çok hoşuma gidiyor. bugün okumadığım eski yazılarınızı da okudum. gülümseye gülümseye çoğunda. ama bu yazıda gözlerim azıcık doldu.

sizinkilerden daha zor koşullarda sizden daha fazla fedakarlıkta bulunan öğretmenler muhakkak vardır. söylemek istediğim o değil. bu yazıdaki şey benim için başka. bu yazıda anladığım; o köyler çok, o çocuklar çok, ama siz de çoksunuz.

"gitmeyeceğim", "geri döneceğim" diye diye gittiğiniz o yerlerden bir gün geri dönecek olsanız bile tıpkı temizlik yaptığınız o gün hissettiğiniz gibi mutlu olmalısınız, "iyi bir iş yapmanın verdiği hazla".

sevgiler, kucak dolusu…

Suricata dedi ki...

Beyhan,
Arşivimi okumanıza çok sevindim. Biliyor musunuz, blogu geç yazmaya başladığım için ara ara arşive yeni yazılar ekliyorum, tabii kimse fark etmiyor.