5 Eylül 2007 Çarşamba

Evim

Geçen dönemden bir arkadaşımla eve çıkmak üzere anlaşmıştık. Sonunda bunu başardık ve ben yurttan kurtuldum.

Evim, ilçenin merkeze biraz uzak kalan mahallelerinin birinde. Apartmanımda daha çok memur aileleri oturmasına rağmen mahallenin geri kalanında yerli aileler bulunuyor. Bu yüzden mahalleye gündüzleri oyun oynamak için bir sürü çocuk dökülmekte. Odam mahalleye bakıyor. Çocukların bağırtılarını duyuyorum. Dediklerini anlamıyorum. Pencereden ne oynadıklarını merak edip oyunlarını izliyorum. Kavga ettiklerini sandığım çocuklar (dilleri dolayısıyla gırtlaklarından kavga ediyorlarmışçasına ses çıkıyor), meğerse mahalleyi bölen geniş caddenin kenarında ona yol boyunca eşlik etmiş arktaki sığ suya, şişe kapaklarını aynı anda bırakıp yarıştırıyorlarmış. -Çocukken anneannemin bağındaki arkta biz de bu oyunu oynamaktan büyük keyif alırdık.- Birkaç çocuk bizim evin karşısındaki boş arsada, sanırım, geçen yıl verilen okul kitaplarını parçalar halinde yakıyor. (Devletin ders kitaplarını her yıl parasız vermesi iyi bir uygulamaymış gibi görünse de bu, kitapları çocukların gözünde değersizleştirip onları kitaplarına iyi bakmaktan ve başkalarıyla paylaşmaktan alı koyuyor: Seneye yenisini veriyorlar nasılsa yeaa!!) Yöresel giysiler içindeki bir kadın çocuklardan birinin arkasından taş atarak onu kovalıyor. Galiba gerisindeki ağlayan çocuk onun. Ağlatan çocuksa hiçbir darbe almadan kaçmayı başardı. İnekler çöpleri karıştırıyor. Caddeden arada sırada araba geçiyor. Kızlar sabah çırpıp damlara serdikleri halıları toplarken şakalaşıyor. Güneş ışınlarının elini buralardan çekmesiyle beraber mahalledeki çocuk sayısı da azalıyor. Birazdan tamamı yok olacak. Çocukların yerini, eline yeni araba geçmiş yeni yetme erkekler alacak. Geç vakitte sokağa çıkmamak lazım.

Hiç yorum yok: